29 Kasım 2012 Perşembe

Maskot'un Hikayesi

Bir varmış, bir yokmuş çok eski bir zamanda küçük bir kasabada Hanry adında ihtiyar bir oyuncakçı yaşarmış. Yaptığı ahşaptan oyuncakları satarak geçimini sağlarmış. İhtiyar oyuncakçının hayatta üzüldüğü tek şey bir çocuğunun olmamasıymış. Bir çocuğunun olması için neler vermezmiş ki. Bir gün yeni bir oyuncak yapmak için ormana gidip kütük aramaya başlamış. Derken tam aradığı gibi bir kütüğü bulmuş. – İşte tam aradığım gibi bir kütük. Bununla çok güzel bir ahşap oyuncak yapacağım, diye sevinerek kütüğü sırtladığı gibi oyuncakçı dükkânına taşımış. Tezgâhın üzerine koymuş. Başlamış yontmaya. Hanry kütüğü yonttukça kütükten “ah ah!” diye sesler geliyormuş. Hanry usta: “Nereden geliyor bu ses,, diye düşünmüş. “Herhalde bana öyle geldi” diye içinden geçirmiş. Derken ahşap oyuncaknın önce kafası sonra da vücudu daha sonra da kolları ile bacakları şekillenmeye başlamış. Hanry usta en sonunda ahşap oyuncağı bitirmiş. Onu sandalyenin üzerine oturtmuş. Ortalığı temizlemeye başlamış. O ortalığı temizlerken, “Merhaba” diye bir ses duymuş.

Sesin nereden geldiğini anlamak için başını çevirmiş. Ortalıkta sandalyenin üzerinde oturmakta olan ahşap oyuncakdan başka kimsecikler yokmuş. Yine yanıldığını düşünerek işine devam etmiş. Az sonra ahşap oyuncak oturduğu sandalyeden hopladığı gibi odanın içinde dans etmeye başlamış. Olanları gören Hanry ustanın şaşkınlıktan ağzı bir karış açılmış. – Aman Allahım! Bu ahşap oyuncak canlı demiş. “Tam da benim istediğim gibi bir çocuk” demiş. Etten kemikten değilmiş ama tıpkı bir çocuk gibi gülüyor, koşuyor, oynuyormuş. ahşap oyuncak çocuğu kucağına alıp; – Sen gerçek bir çocuk gibisin. Senin adın Maskot olsun, demiş. Artık Hanry ustanın hiç canı sıkılmıyor, günlerini Maskot ile ilgilenerek geçiriyormuş. Bir süre sonra Maskot’nun okula gitmesi gerektiğini düşünmüş. Ancak Maskot’nun ne defteri varmış ne kalemi. Hanry ustada da hiç para olmadığından paltosunu satarak, aldığı parayı Maskot’ya vermiş. – Al oğlum bu parayla kendine defter kalem al. Güzelce okuluna git, demiş. Maskot parayı avucuna almış yola koyulmuş. Neşe içinde yürüyormuş. Merakla etrafına bakınıp, yol üzerindeki dükkânları, pazar tezgâhlarını, bağıran insanları izliyormuş. Bu arada yolun başındaki kalabalık dikkatini çekmiş. Kalabalığın arasına dalıp ne olduğunu öğrenmeye çalışmış. Kalabalığın önünde kocaman renkli bir çadır duruyormuş. Bu şehre yeni gelen sirkin çadırıymış. Çadırın önündeki palyaço bağırarak müşteri topluyormuş. Maskot çadırın içerisinde ne olduğunu merak edip, kalabalığın arasından geçip çadıra girmek istemiş. Palyaço, Maskot’ya içeri parasız girilemeyeceğini söylemiş. Maskot içeride olanları çok merak ettiğinden, Hanry ustanın okula gitmesi için verdiği parayı uzatmış. İçeriye girince çadırın ortasına kurulan sahnede oynayan ahşap oyuncakları görmüş. – Hey! Bunlar da benim gibi ahşaptan, diyerek sahneye ahşap oyuncak  arasına çıkmış. ahşap oyuncakları izleyen kalabalık Maskot’ya kızmış. – Çekil oradan sahneyi görmemizi engelliyorsun, diyerek azarlamışlar Maskot’yu. Ancak sahnenin yukarısında ahşap oyuncaklara bağlı olan ipleri tutan sirk sahibi canlı bir ahşap oyuncak gördüğü için çok sevinmiş. “Böyle ipleri olmadan hareket edebilen bir ahşap oyuncak bana çok para kazandıracak” diye düşünmüş. Oyun biter bitmez Maskot’yu yakaladığı gibi kafese kapatmış. Maskot başına gelenlerin kendi suçu olduğunu Hanry ustanın sözünü dinleyip okula gitse bunların hiçbirinin olmayacağını düşünerek, ağlamaya başlamış. Maskot’nun pişman olduğunu gören iyilik perisi hemen onun yanına giderek; – Babanın sözünden çıkmamalıydın! Ama pişman olduğunu görüyorum. Bunun için seni kurtaracağım. Ama bir daha yaramazlık yapma! Bu da sirke verdiğin para. Onu sakın boş yere harcama. Doğru okuluna git, diyerek Maskot’yu sirkin dışına çıkarmış. Maskot paralar elinde okula doğru yol almaya başlamış. Bir yandan da şarkı söylüyormuş.

Maskot’nun şarkı söyleyerek yürüdüğünü gören kurnaz tilki ve arkadaşı kedi “Bu ahşap oyuncak ne kadar da neşeli, şunun bir yanına gidelim” diyerek Maskot’nun önüne çıkmışlar. – Hayrola Maskot? Böyle neşeli neşeli nereye gidiyorsun? Diye sormuşlar. Maskot da: – Kendime defter kalem alıp okula gideceğim, demiş. Kurnaz Tilki: – Defter, kalem alacak paran var mı? Diye sormuş. Maskot, büyükbabasının verdiği paraları göstermiş. Paraları gören kurnaz tilki ve kedi bir oyun oynayıp bu paraları almaya karar vermişler. Maskot’ya: – Okula gidip de ne yapacaksın? Bizim dediklerimizi yaparsan zengin olursun. Sen o paraları bize ver, biz de götürüp sihirli tarlaya ekelim. Senin de bir para ağacın olur, ihtiyacın oldukça bu ağaca gider, meyveleri olan paraları toplarsın, demişler. Hiç böyle şey olur mu? Ama Maskot söylenenlere inanmış elindeki paraları kurnaz tilkiye teslim etmiş. Paraları alan kurnaz tilki ve kedi hemen oradan uzaklaşmışlar. Tek başına kalan Maskot’nun yanında iyilik perisi belirivermiş. Maskot’ya: – Defter kalem aldın mı Maskot? Diye sormuş. Oysa peri paraları kurnaz tilkiye kaptırdığını biliyormuş. Sakın yalan söyleme yoksa seni cezalandırırım, diye uyarmış. Maskot uyarıya aldırmadan yalan söylemiş. – Defter, kalem aldım. Onları okula bıraktım, deyince yalan söylediğinden dolayı burnu uzamaya başlamış. Peri, Maskot’nun doğru söylemesi gerektiğini söyledikçe, Maskot başka yalanlar uyduruyor, burnu da uzadıkça uzuyormuş. Artık öyle bir hale gelmiş ki kafasını hiç bir tarafa çeviremez olmuş. En sonunda yaptığı hatayı anlamış, işin doğrusunu periye anlatmış, peri de akıllanan Maskot’nun burnunu eski haline döndürmüş. Bir sihir yaparak kurnaz tilkiye kaptırdığı paraların, Maskot’nun eline geri gelmesini sağlamış. Maskot’yu uyararak; – Bu paraları boşyere harcama, doğru okuluna git, diyerek ortadan kaybolmuş. Maskot paralar elinde yine şarkı söyleyerek yürümeye başlamış. Tenha bir yerden geçerken birisinin yüksek sesle güldüğünü işitmiş. Aynı anda karşısına kendisini hapseden sirk sahibi çıkıvermiş. – Gel bakalım buraya seni yaramaz. Geçen sefer elimden nasıl kaçtın bilmiyorum ama şimdi senin cezanı vereceğim, diyerek Maskot’yu kollarından tuttuğu gibi denize atıvermiş. Maskot denize düşünce, suyun üzerinde kalmış. Dibe batmıyormuş, çünkü Maskot ahşaptan bir ahşap oyuncak olduğu için su kendisini kaldırıyormuş. Suyun üzerinde böyle batmadan kalmak Maskot’nun hoşuna gitmiş. Kollarıyla bacaklarını oynatarak yüzmeye başlamış. Kıyıya doğru yüzerken birden ne olduysa olmuş. Maskot kendisini karanlık bir yerde buluvermiş. Meğerse Maskot’yu kocaman bir balık yutmuş. Şimdi Maskot balığın midesinde duruyormuş. Maskot balığın midesinde bekleye dursun, biz gelelim Hanry ustaya. Hanry usta eve gelmeyen Maskot’yu çok merak etmiş. Paltosunu da Maskot’yu okula göndermek için sattığından hasta olmuş.

Oğlu Maskot’yu aramak için hasta hasta yollara düşmüş. En sonunda Maskot’nun denize atıldığı yere varmış. Buradaki balıkçılara oğlunu görüp görmediklerini sormuş. Balıkçılar da sirk sahibinin, Maskot’yu denize attığını gördüklerini söylemişler. Hanry usta balıkçılardan birisine, kayığıyla denize açılıp oğlunu bulmaya yardım etmesi için yalvarmış. Hanry ustayı tanıyan ve onun ne kadar iyi bir insan olduğunu bilen balıkçı, bu isteği geri çevirmemiş. Birlikte kayığa binip denize açılmışlar. Kayık bir süre yol aldıktan sonra şiddetli bir rüzgâr çıkmış. Büyüyen dalgalara kayık daha fazla dayanamamış, birdenbire devrilivermiş. Balıkçıyla, Hanry usta kendilerini bir anda dalgaların arasında buluvermişler. Hanry usta hem yaşlı olduğundan hem de yüzmeyi bilmediğinden denizin dibine doğru batmaya başlamış. Bu sırada Maskot’yu yutan balık, Hanry ustayı da yutmuş. Hanry usta da balığın boğazından kayıp midesine girivermiş. Balığın midesinde ağlayan bir çocuğun sesini duymuş. Bu sesi hemen tanımış. Bu, oğlu Maskot’nun sesiymiş. Hanry usta oğlunu bulduğu için çok sevinmiş. Maskot’ya: – Maskot, oğlum ben baban, Hanry. Hayatta olduğuna çok sevindim. Seni o kadar çok merak ettim ki. Babasının sesini işiten Maskot gözyaşları içerisinde boynuna sarılmış. – Senin sözünü dinlemediğim için çok özür dilerim babacığım, beni affet bir daha sözünden hiç çıkmayacağım, diyerek gözyaşı dökmüş. Maskot’nun gerçekten de pişman olduğunu gören peri kızı onları kurtarmaya karar vermiş. Hanry ustayla, Maskot’yu balığın midesinden çıkarıp karaya çıkartmış. Kurtulduklarına çok sevinen Maskot, babasının elinden tuttuğu gibi evlerinin yolunu tutmuşlar.

Maskot o günden sonra o kadar akıllı bir çocuk olmuş ki babasının sözünden hiç çıkmamış. Her gün okuluna gitmiş. Okul çıkışı ise babasının yanına koşarak ona işlerinde yardım etmiş. Peri kızı da Maskot’nun çok iyi bir çocuk olduğunu görüp onu ödüllendirmeye karar vermiş. Maskot’nun artık oyuncak değil de etten kemikten normal bir çocuk olması için büyü yapmış. Büyü gerçekleşmiş. Maskot gece yatağında, uyumak üzereyken birdenbire normal bir çocuğa döndüğünün farkına varmış. Artık ahşaptan değil, etten kemikten bir çocukmuş. Sevinçle yatağından fırlayarak babasının yanına koşmuş. Hanry usta, karşısında Maskot’yu bu şekilde görünce dünyalar onun olmuş. “En sonunda benimde gerçek bir oğlum oldu” diyerek sevinç gözyaşları içerisinde oğluna sarılmış. Baba oğul ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşamışlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder